Nisan mayıs ayları, baharın, coşkunun, aşkın mevsimi olduğu gibi bazı çiftler için de evlilik hazırlıkları yapılan zaman demek oluyor. Eğer bu yaz evlenecek bir çiftseniz nisan ayı itibariyle nikah günü alınmış, hazırlıklar başlamış oluyor. Evlilik hazırlığı romantizm ve aşk çağrıştıran bir kavram olsa da bu dönem çiftler için yorgunluk, gerginlik, kaygılar ve kavgalar anlamına da geliyor. Bir çok nişanlı çiftle konuştuğunuzda nişan öncesinde, sevgililik döneminde hiç etmedikleri kadar çok kavga ettiklerini, ilişkilerinin ciddi ciddi zorlandığını belirteceklerdir. Gelin hep beraber bu zorlu dönemde çiftlerin karşılaşabilecekleri sorunları ve çözüm önerilerini ele alalım.
Evlilik Hazırlıklarında Yaşanan Sorunlar
1. Sorumlulukların Paylaşımı
Evlilik demek birlikte yeni bir hayat kurmak, yeni bir ev, yeni bir düzen kurmak demektir. Evlilik hazırlıkları süreci de aynı zamanda bu düzeni hazırlamak demektir. Evlilik öncesi tanışma ve flört döneminde olmayan sorumluluklar ve yeni roller gündeme gelir. Düğün mekanını kimin ayarlayacağı, davetli listesini oluşturma, evin hazırlanması sürecinde çıkan tartışmalar aslında bu yeni rollerin benimsenmesi için provalardır. Bu konularda sık sık tartışma yaşıyorsanız biraz sakinleşip konuya bir üst pencereden bakmayı deneyin ve evlilik içinde rol dağılımının nasıl olmasını istediğinizi konuşun. Müstakbel eşiniz ve sizin rol modellerinizin farklı olduğunu göz önünde bulundurarak anlayış gösterebileceğiniz farklılıkları ve değişmesi gereken beklenti ve özelliklerinizi belirleyin.
2.Önceliklerin Planlanması
Gelin için var olan ortak bütçenin anlı şanlı bir düğüne ayrılması öncelikliyken damat için güzel ve uzun bir balayı için düğünden vazgeçmek öncelikli olabilir. Hazırlıkları planlarken bunun gibi birçok konuda önceliklerinizin farklı olduğunu ve sık sık tartıştığınızı göreceksiniz. İki farklı bakış açısı olan iki farklı insanın sonsuza dek bir araya gelmesine evlilik diyoruz, bu farklılıkların olması çok normal. Önemli olan bu farklılıklarla nasıl başa çıktığınız. Burada ilişkideki güç dengesi işin içine giriyor. Çünkü evlilik kararı verildikten sonra güç dağılımı yeniden yapılıyor ve çoğu zaman bu bir güç savaşına dönüşüyor. Sevgiliyken “bugün nereye gidelim hayatım” sorusuna “sen bilirsin tatlım” yanıtı verilirken evlilik hazırlıkları esnasında “bugün ev bakalım istersen” cümlesine “hayır önce gelinlik seçmeliyiz” yanıtı gelebiliyor. Evlilikte bir güç savaşını kazanmanıza imkan yoktur, her ki durumda da kaybedersiniz. En iyisi hiç girmeyin bu savaşa, sizin için çok önemli olmayan önceliklerinizden feragat edin. Güç mücadelenize güç mücadelesi ile karşılık alacağınız gibi fedakarlığa da fedakarlık ile karşılık alacaksınızdır.
3.Zevkler ve Renkler
Zevkler ve sevilen renkler de evlilik öncesindeki bu güç savaşından payını alıyor. Eşyaların tarzından rengine, avizenin büyüklüğünden halının desenine birçok şey çiftlerin tartışmalarına malzeme olabiliyor. Bir önceki maddede belirttiğim güç savaşımına girmeden ortak noktalarda buluşmaya gayret etmek en doğrusu, önemli olan satın alınacak olan seçeneğin her iki tarafın da en azından kabul edebileceği tamamen muhalif olmadığı seçenek olmasıdır.
4.Şüpheler ve Kaygılar
Evlilik ve eş seçimi bireyin hayatındaki en önemli karardır. Hem duyguların hem akıl ve mantığın iştirakiyle bu karara varılır. Ancak karara varmak son noktayı koymaya yetmez. Evlilik hazırlıklarının tüm hızıyla devam ettiği bu süreçte taraflar bu kararlarını da gözden geçirir. “Acaba evlilik için doğru zaman mı?” “Hazır mıyım?” sorularının yanında “Bu adam/kadın benim için doğru seçim mi?”, “Acaba anlaşabilecek miyiz?”, “Doğru bir evlilik mi yapıyorum?” gibi sorular da kafanızı kurcalayabilir. Bu sorular bilinmez bir gelecek karşısında yaşanan kaygıları yansıtabileceği gibi müstakbel eşinizle ilgili şüpheleri de içerebilir. Bu kaygılara kapılmanız normaldir, çevrenizden ve nişanlınızdan destek alarak bunlarla baş edebilirsiniz. Ama şüpheleriniz nişanlınızla ilgili ise ve ondan aldığınız geri bildirimler sizi rahatlatmıyorsa, bunları karşılıklı konuşarak gerekirse bir uzman yardımı alarak çözmeye çalışın çünkü şüpheyle başlayan evlilikler hüsranla sonuçlanabilir.
5.Senin Ailen Benim Ailem
“Efendim gençler tanışmışlar, anlaşmışlar bize de hayırlı olsun demek kalır” diye olgun ve iyi niyetle başlayan ailelerin bir araya gelme süreci her zaman aynı masumiyetle devam etmeyebilir. İki gencin evlenmesi demek iki ailenin de akraba olması demektir. Birbirinden farklı gelenekleri, görenekleri, alışkanlıkları ve geçmişleri olan ailelerin tanışıp kaynaşması kolay olmayacaktır. Aynı şekilde çiftin de yeni ailelerine uyum sağlaması zor bir süreçtir. Ama unutulmaması gereken nokta şudur; artık “senin ailen” ve “benim ailem” kavramları silinmektedir. Gelin ve damat yetiştikleri aileden ayrılıp kendi ailelerini kurmakta, “bizim ailemiz”i oluşturmaktadır. En başta bu ailenin sınırları ne kadar net bir şekilde çizilirse bu süreç o kadar acısız atlatılacaktır. Çiftin çizdiği sınır diğer aile bireylerinin de durmaları gereken yeri işaret edecek ve onlar da daha kolay uyum sağlayacaktır.
6.Canım Annemden Ayrılmak İstemiyorum
Bu yeni aile kurma süreci elbette bizi yetiştiren aile ile vedalaşmayı da içerir. Ne kadar kendi kararımız ve arzumuz yönünde de olsa annemizden, baba ocağından ayrılmak zordur. Aslında nişanlanma, nişan bohçası hazırlama, kına gecesi yapma gibi yöreden yöreye değişen adet ve gelenekler de bu gerçek üzerine kuruludur. Bu süreçler hem ayrılığı aşama aşama gerçekleştirmenizi, hem bu süreçte sosyal destek almanızı hem de iki ailenin tanışıp kaynaşmasını kolaylaştırır. Siz de bu ayrılığın hüznünü yaşıyorsanız bu koşturmaca arasında dahi anne baba ve kardeşlerinizle geçireceğiniz özel zamanlar ve aktiviteler planlayın, özel günleri atlamayın, onlarla çözülmemiş bir meseleniz varsa konuşmaya ve çözmeye çalışın. Eşinizin de sizinle aynı duyguları kendi ailesine karşı yaşayabileceğini düşünerek anlayışlı olmaya çalışın.
7.Bekarlığa Veda
Evlenmek demek dünyadaki bütün diğer erkek veya kadınlar içinden birisini tercih etmek ve onun dışındaki seçenekleri bırakmak demektir. Aynı şekilde evlenmek demek kendi bireysel yaşantınızın rutinlerini, mekanlarını, alışkanlıklarını terk edip ortak rutinler ve alışkanlıklar edinmek demektir. Bir başka deyişle daha sınırsız olan özgürlüğünüzü kendi arzunuzla kısıtlayıp daha fazla sorumluluk almak demektir. Bu elbette ki zor bir tercihtir ancak beraber yaşamanın kazanımları için bu bedel ödenir. Ama sizi yetiştiren aile ile vedalaşmak gibi bu daha sınırsız özgürlükler, alışkanlık ve rutinlerle vedalaşmak da zordur, hüzünlüdür. Yeni yaşamınızı kurarken eski yaşamınızdan neleri alıp neleri bırakmanız gerektiğini iyice düşünün ve bunları uygulamak için de enerji harcamanız gerektiğini unutmayın. Yani tek kişilik bekarlık yatağınızla, oyuncak ayınızla ve eski sevgilinizin hala sakladığınız mektuplarıyla vedalaşın ama mesela gelinlik provası, yeni evinizin yerleştirilmesi, müstakbel eşinizle tanıştırma gibi aktivitelerle arkadaşlarınızı ve sosyal çevrenizi bu sürece dahil edin.
*Bu makale ilk olarak 21.04.2015 tarihinde www.hayatburada.com adlı internet sitesinde yayınlanmıştır.